YAŞAMI DİP KÖŞE ANIMSAMAK / Köksal Erdenoğlu

  • Paylaş:
post-title

Köksal Erdenoğlu

YAŞAMI DİP KÖŞE ANIMSAMAK (Unfinished Sympathy) 

Devinim ve dinginlik ilişkilerinin toplamına yaşam deriz. Saçımızın bir perçemiyle oynamaya, kravatımızı düzeltmeye, kendimizi hayatın içinde aramaya ve her bulduğumuzu ardımızda bırakarak yürümeye, olgunlaşmaya yaşam deriz.

Parmağımızı şıklatmaya, ayakkabılarımızı bağlamaya, parmak uçlarında yürümeye, göz kırpmaya, selamlaşmaya, tüylerimizin diken diken olmasına, el ele tutuşmaya, el sallamaya, elimizin tersiyle itmeye, bir şeye el atmaya, bir şeyden el çekmeye, avcumuzla su içmeye, hayaller kurmaya, hayal kırıklıkları yaşamaya, kaynağını iyi bildiğimiz sıkıntılara, kaynağını bilemediğimiz sıkıntılara, küsmeye, zeytin dalı uzatmaya, barışmaya, sıcak şeylere, ılık şeylere, soğuk şeylere, düğümlere, kördüğümlere, şifalara ve hastalıklara, kekelemelere, sayıklamalara, serinkanlılığımıza ve serinkanlılığımızı yitirmeye, yürümeye, durmaya, koşmaya, geri dönmeye, taarruza, geri çekilmeye, sevecen hallerimize, cana yakın hallerimize, aksi hallerimize, sportif, teatral, komik, cambaz, bilgin, bilge, bilgiç, tuhaf, ilginç, garip hallerimize...

"Bir yara gibi gelirdi hiçlik sana, serinlettin onu dünya ile." Rilke

Yazı-turaya, kupa asına, sinek ikiliye (güzel ikiliye), jokere, blöf yapmaya, rest çekmeye, tombaladan çıkmış bir açık seçikliğe, içinden çıkamadığımız karmaşalara, kaygan zeminlere, pürüzlere, üşümeye (çok üşümekle delirmek aynı sanırım), umut etmeye (umutsuzluk manevi bir intihardır), yalanlara, doğrulara, aydınlığımıza, karanlığımıza, bilinmeyene, başımızı eğmeye, başımızı dik tutmaya, başımızı sallamaya, beğenmeye, onaylamaya, onaylamamaya, kaşıntılara, gıdıklanmaya, acıkmalara, susamalara, etkilenmelere, sökülmelere, dökülmelere, dikilmelere, öykünmelere, krala gülen soytarılara, düşünmeye, düşünmeye sevk eden şeylere, önemli şeylere, hassas şeylere, sarılarak uyumaya, kayan bir yıldız gördüğümüzde dilek tutmaya, temennilerimize: En iyisine niyetlen, en kötüsüne hazırlıklı ol. 

Birlikteliklere ve paramparça olana yaşam deriz. Vefalı olana, evrime, devrime, korumaya, sahip çıkmaya yaşam deriz.

"Yazgı kartları dağıtır, biz de oynarız." Arthur Schopenhauer

Nostaljiye, ütopyaya, burçlara, felsefeye, kinik değil klinik sosyolojiye, defalarca dinlediğimiz şarkılara, şiirlere, kafiyeye, yankılara, çayla sigaraya, şarapla esrara, uğurlu sayılara, rüyalarımıza, tasarılarımıza, yanılgılarımıza, ele güne karşı rezil olmaya, yanlış anlaşılmalara, coşkuya, vecde, dans etmeye, sohbete, yalnız kalmaya, yalnız kalamamaya.

Taklit etmeye, poz kesmeye, aynada kendimizi süzmeye, gülüşmelere, gülümsemeye, bir gülümsemeden etkilenmeye, sevişmelere, açılara, boyutlara, panik haline, huzur haline, neşe haline, kaygı haline, depresif olabilene, agresif olabilene, aktif olabilene, pasif olabilene, haklı iken hücum olabilene, savunurken biçim alabilene…

"Bazıları hiç delirmez, ne kadar kötü bir hayatları vardır kim bilir?" Bukowski

Kaosun içinden dizdiğimiz düzenli harflere, boş konuşmalara, yarım ağız yanıtlara, anlama ve değere, değerleri yeniden değerlendirmeye, yeni değerler yaratmaya, kuyruğunu kovalayan kediye, fare gibi kapana kısılmaya, aslan gibi kükremeye, kurt gibi kovalamaya, devekuşu gibi başını kuma gömmeye, tavşan boku gibi ne kokar ne bulaşır olmaya… Gerilmeye, zıplamaya, uçmaya, havalanmaya, süzülmeye, çakılmaya, farka ve tekrara, duvarlara dinamit gibi yazılar yazmaya, otoriteye, başkaldırıya, nimet ve külfetlere.

Özgürlüğe ve idrak eden aklımızın onaylayarak inandığı şeyin yüklediği sorumlulukla davranmaya yaşam deriz.

Fotoğraflarımıza, çekmecelerimize, defterlerimize ve kitaplarımıza. Soluk soluğa kalmaya, soluklanmaya. Birbirimize değmiyor muyuz? Değene, değmeyene yaşam deriz.

"Mümkündür yol yapmaya bir ömür, yol almaya." Birhan Keskin 

Sevinçten ya da üzüntüden gözyaşları dökmeye, anılarımıza sadık kalmaya, sadakate, ihanete, büyümeye, unutmaya, unutamamaya, sihirlere, büyülere, dilimizin ucuna gelene, altı iki kere çizilen cümlelere, satır aralarına, dipnotlara, fallara, kendimiz ve başkaları hakkındaki fikirlerimize, imanımıza, küfürlerimize, tahminlerimize, serzenişte bulunmaya, övgülere, çalışmaya, tembelliğe, köklerimize, tomurcuklara, dallarımıza, kurduğumuz çilingir sofralarına, anasonun kokusuna, tarçının kokusuna, kan kırmızısı güllerin kokusuna yaşam deriz.

"Şu bir kere var olmak alınamaz bizden." Rilke

Yanılsamalarımıza, keşiflerimize, icatlarımıza, acılarımıza, çözdüğümüz ve çözemediğimiz sorunlara, yorulmaya, canlanmaya, mikroskopla gördüğümüz canlılara, oyunlara, rekabete, işbirliğine, dövüşe, direnmeye, yaralarımıza, iyileşmeye, kötüleşmeye, düşüncelere, eylemlere, teori ve pratiğe, adını bildiğimiz ve bilmediğimiz şeylere, uymaktan uydurduğumuz şeylere, anlaşıldığımız ve anlaşılamadığımız zamanlara, tarihe, tarihimize, doğurduğumuz şeylere, doğuramadığımız şeylere, öldürdüğümüz şeylere, kıyamadığımız şeylere yaşam deriz.

"Hiçbir kere hayat bayram olmadı ya da her nefes alışımız bayramdı." Bulutsuzluk Özlemi

Sabote etmeye, onore etmeye, gurur okşamaya, gururumuzun okşanmasına, mizaha, ironiye, okumaya, yazmaya, özet çıkarmaya, parantezlere, noktalara, ünlemlere, virgüllere, soru işaretlerine? sır vermeye, sır tutmaya, aynadaki sırra, sohbet etmeye, elini omzuna atmaya, dirsek temasına, nöbet tutmaya, kuyruklara (ki kuyruğumu kaybettim, hükümsüzdür), uyumaya, uyuyamamaya (insomnia), uyanmaya, karşılıklı yardımlaşmaya, hediye etmeye, hediye kabul etmeye, sürprizlere, şoklara, çığlıklara, insan olmanın ağrısına, kendimizi dolandırmaya, kendimizi kendimizin etrafında dolandırmaya da, dönüp durmaya, bazen yaşadığımız çaresizliğe yaşam deriz, şansa, bahtsızlığa, sağlam olana, kırılgan olana.

"Şarap gibi ol, kalbin ilmini yap..." Lale Müldür

Duman olmaya, ışık olmaya, gölge olmaya, esintilere, tebessümlere, kahkahalara, ciddi olmaya, gökyüzünden, yeryüzünden büyülenmeye, ıslanmaya, kurulanmaya, yediklerimize, içtiklerimize, yemek yapmaya, temizlemeye, inişlerimize, çıkışlarımıza, duvarları yıkmaya, köprüler kurmaya, anımsadıklarımıza, sonradan aklımıza gelen şeylere, tam on ikiden vurmaya, ıskalamaya, şaşırtıcı kesinliklere, ürkütücü rastlantılara, ucu bucağı olmayan gizeme, yanıtı sorusunun içinde gizli bilmecelere, uğur böceklerine, ısırgan otlarına, sarmaşıklara, açılan mesafelere, kapatılan mesafelere, korkularımıza, cesaretimize, sevince ve sevilmeyince, üzülünce...

"Bir çığın içine adım attım, bütün ruhumu kapladı." Leonard Cohen

Pamuk kalpli annelerimize, cefakar babalarımıza yaşam deriz, kardeşlerimize, yoldaşlarımıza, ahbaplarımıza, meslektaşlarımıza, tanışlarımıza, hemşehrilerimize, komşularımıza, arkadaşlarımıza, eşimize, hayat arkadaşımıza, ruh eşimize yaşam deriz. Nasibini anlamak da bir nasip meselesidir, insanlıktan nasibini almaya da yaşam deriz.

"Hayat verilidir, yaşamsa bizim onunla ne yaptığımızdır." Oruç Aruoba

Nezaket sahibi olmaya, anlayışlı olmaya, paylaşmaya, paylaşamamaya, imrenmeye, kıskanmaya, empatiye, hayran olmaya, alkışlamaya, sahne tozu yutmaya, alkışlanmaya, insan boyundaki mutluluklara yaşam deriz, mrrr, mırıltılara...

Bizi dolduran duygulardan geriye kalanlara, artanlara ve eksilenlere, bölenlere ve çarpanlara; bir aritmetiğe olmasa bile bir matematiğe, bilmeye değilse bile sezmeye, kendimizi ifade etmeye, susmaya, aminle biten dualarımıza, kötülüğü savuşturmalarımıza, dörtdörtlük ya da aksak ritimler tutmaya, ahengi yakalama çabalarımıza, buruk hallerimiz, kırık hallerimiz, düzgün hallerimiz, ezgili, notalı hallerimiz, yanık hallerimiz, güçlü, zayıf, eksik hallerimize, eril olana, dişil olana, çocuk olana yaşam deriz.

"İnsanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar.” Tezer Özlü

Yinelemeler ve çelişkiler içinde, şaşkınlıklar ve aşkınlıklar içinde, içimizde hayat yuvarlanıp giderken, -nereye? - masallara, söylencelere, atasözlerine, günün her saatine, mevsimlere, siyah-beyaz, mat, flu, göz alıcı, parlak, berrak, renklerle gördüğümüz tüm görüntülere yaşam deriz. Yatay olarak sınırlı, dikey olarak sınırsız olana... -iyi niyet asıldır- iyi niyetimize…

Atmosfere yaşam deriz, havaya, suya, ateşe, toprağa, tohumlara, filizlere, çiçeklere, meyvelere… bulutlara, yağmurlara, odaklandığımız şeye, noktaları birleştirdiğimizde ortaya çıkan şeye, yas tutmaya, kedere, saymaya, sevmeye, nefretten nefret etmeye, sevdiğimize, sevdiklerimize, sevmediklerimize; merakımıza, ilgimize, tutkumuza, aşkımıza, şevkimize, kulluğumuza ve varmak istediğimiz “O”nunla ebedi dostluğa yaşam deriz.

"Ölüm bir yaşam olayı değildir. Ölüm yaşanmaz. Şimdiyi yaşayan bengi yaşar." Ludwig Wittgenstein

Resimler
E-Bülten

Bültenimize abone olun ve en yeni güncellemelerimizi doğrudan gelen kutunuza alın.

Yorum Bırakın