NEREDELER? / Ozan R. Kartal

  • Paylaş:
post-title

Ozan R. Kartal

NEREDELER?

Kısım I.

1997 Şiir Yıllığından 2002 Şiir Yıllığına, Genç Şairler

Türkçe’nin zenginliğine atıfla mı yoksa toplumsal hiyerarşimizin benzersizliğine atıfla mı başlayacağımı bilemedim. Bu durum henüz benim veya bu yazının problemi değil. O yüzden bu durumun kaynağına başka zaman inme sözü vererek, Türk Şiiri için her dönemde bir şair bolluğundan bahsedebilirliğimizle açmak ve yavaş yavaş daraltmak istiyorum konuyu. Ana başlık şu: bir şiir yazmış dahi olsa, tarihin hangi bölümüne dahil olmuş da olsa şairin ortadan kaybolabilirliği. Çok geniş bir başlık, gelecek yazıların konusu. Benim ele alacağım alt başlık ise bir şiir yazmış da olsa, birkaç dergide boy göstermiş de olsa, ses getirmiş de olsa “Bugün nerede?” diye soracağımız genç şairler. Dönemlerin genç şairleri. Fakat bu da her ne kadar bir kere daraltılmış olsa da geniş bir konu. Ben bir de bu darlığı, elimdeki imkanlar ve kaynaklar sebebiyle önce “yıllıklarda yer alan genç şairler” diye, ardından da “1997 yılı ile 2011 yılı arasında yayımlanmış yıllıklarda yer alan genç şairler” diye daraltacağım. Bu yazıda ise bu daraltının ilk kısmını, yani 1997 ile 2002 arasında yayınlamış yıllıkları ele alacağım. Kaynak olarak 1997 ile 2002 arasındaki 3 yıllıktan yararlanacağım. Bu yıllıklar kronolojik olarak 1997, 2000, 2002, şiir yıllıkları olacak.

Bu bağlamda ilk ele alacağımız yıllık, 1997 yılında Osman Bolulu tarafından hazırlanan ve Damar Yayınları tarafından neşredilen “1997 Şiir Coğrafyamız” isimli kitap.

Kapsamlı bir önsöz ve incelemelerle giriş yapılan bu kitapta ilk dikkat çeken genç şair Mehmet Ali Baştuji. Kendisi Birey ve Gündem isimli şiiriyle yer alıyor yıllıkta. Şiir, kendi yönetimindeki Kendi Dergisi’nden alınmış. Baştuji 1967 doğumlu. Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği üyesi (veya üyesiydi). Edinebilen bilgilere göre, Sahi Neyi Anlatıyordum?, Heyamola, Gemici Türküleri, Eylül Kaçkını, Ebabil Ayetleri ve Diyar-ı Falanistan isimli 6 kitabı var. Yaşayıp yaşamadığına dair bir emareye ulaşılamadı. En güncel hareket, diğer kaynaklarda da arkadaşı olduğu teyit edilen Bayram Kaya’nın Twitter’a attığı 2001 tarihli bir fotoğraf. 2001 sonrası için kesin bir bilgi yok. Youtube’da kendisinin şiir okurken bir videosu mevcut. Bu video da yine arkadaşı Bayram Kaya tarafından atılmış.

Yine aynı yıllıkta sıradaki genç şair, Tek Kişilik Koro şiiriyle yer alan Ayhan Bozkurt. Hakkında nispeten daha fazla bilgiye ulaşabildiğimiz bir şair. 1995 yılında Ömür Ölümün Önsözü isimli ilk kitabı yayınlanmış. Yıllıkta yer alan şiir ise Yine Hişt dergisinden alınmış. İlerleyen yıllarda Oda Tv’de editörlük yapmış. Aynı zamanda oyunculuk tecrübesi de var. En son kitabı Söz Simyacıları 2018 yılında Everest etiketiyle çıkmış. Twitter’da çok takipçisi var. Güncel şiirle pek alakası yok. Ahmet Ümit’in arkadaşı.

Sırada, yıllıktaki en iyi genç şair şiirlerinden birine sahip olan Derya Çolpan bulunuyor. Yıllıktaki şiiri kızkurusu. 1967 yılında Aydın'da doğmuş. Kuleli Askeri Lisesi'ni ve Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirmiş. Güzel bir kariyere sahip. Şiirleri ilk kez 1991 yılında Varlık Dergisi'nde yayımlanmış. Ses Sözden Eksilince ve Kırık Su Saati isimli yayımlanmış iki kitabı var. Sonuncusu 2002 yılında olmak üzere 5 ödül sahibi. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde profesör öğretim üyesi olarak görev yapmaktaymış. Halen aktif. Güncel olarak en son Kod Adı: Maske isimli mevsimlik şiir dergisinin Sonbahar sayısında yer almış. Beni Twitter’dan takip ediyormuş. Ben de bu yazıyı hazırlarken kendisini geri takip ederek ustalara saygı konusundaki hassasiyetimi göstermiş oldum.

Yıllıktaki başka bir genç şair Devrim M. Dirlikyapan. Pencereler, Çığlıklar ve Kent isimli güzel bir şiir ile yer alıyor. 1974 doğumlu. 23 yaşı ile yıllığın en genç şairi. İlki 1995’te, sonuncusu 2014’te olmak üzere 6 şiir kitabı var. 4 ödüle sahip. Halen aktif, son olarak Sadece Şiir Dergisi’nin Temmuz sayısında bir şiiriyle yer almış. Aynı ay koronavirüs testi pozitif çıkmış. Çok şükür hafif atlatmış.

Yıllıkta yer alan son genç şairimiz ise Ali Hikmet Eren. Ne Zaman isimli şiir ile yer alıyor. 1972 doğumlu. 9 kitabı var. Halen aktif. Lale Müldür sevmiyor. Twitter üzerinden Ultra-Zone’da Ultrason isimli Lale Müldür kitabını armağan etmek üzere bir ilan oluşturan Eren, başvurmam sonucu adresimi isteyip kitabı yolladı. Ardından beni engelledi. Anlayamadım.

1997 yıllığı defterini kapatırken hakkında en az bilgiye sahip olduğumuz, haliyle üzerine zannımca en fazla düşmemiz gereken Mehmet Ali Baştuji’den bir şiire yer vermek istiyorum:

Anafor

Sen olmasan kent gizemli bir uykuya dalacak
bu yıldızlar bir bir sönecek
denizfeneri susacak birden yalnızlık
martılar takılacak balıkçı ağlarına

Seviyorum seni yine söylerim
tut beni yoksa boğulacağım
yüreğim dinamitlenecek gizlice
yunuslar bulacak kıyıya vuran cesedimi

Bir gemi keskin bir siren çalacak
ben yine seni seveceğim yine
yosun kokacak saçlarımdan
tut beni gözlerinde yıkanacağım

Bu günlerde sık gülümsüyorum, ansızın hüzün
ılıman bir sis çörekleniyor üzerime
yüreğim çatlayacak kabına sığamıyr
kent ayaklanıyor fırtına sesleriyle

Birden esmer bir sevda yürüyor
ellerimi unutmasam yürüyeceğim
hazırım, ben değilmiyim tüm aşkları çoğaltan
onları yaşatan da, oturup gömen de benim

Ben yine seni seveceğim yine
bir kayabalığı kuyruğunu silkeleyerek
martı sürüleri karaya vuracak
deniz kıyılara vuracak ansızın
al beni gözlerine sığınacağım

ay susar. Fesleğenlerin hışırtısı yakamozlar ıslak
esmer bir sevda geçer gözlerimin içinden
ürpermelerde ararım. Ki yoksun
uzun bir türküde kaybolurum

Deniz girmiş içimde bir kez, güneşi de alacağım
güneşi de alacağım, kocaman gözlerini de senin
bir yıldız kayacak ansızın susacağız
bir susacağız, gözlerimiz konuşacak
her şeyi anlayacağız

Gözlerinde hüzün bulutları
görmeye dayanamam, kahrolurum
"ölürüm, kanlım olursun"

Getirdiğin çiçekleri
boğulduğum yere bırak

Sıradaki yıllığımız Mehmet H. Doğan tarafından hazırlanan ve Adam Yayınları’ndan neşredilen “2000 Şiir Yıllığı”. İlk yıllığımız gibi başlarda yılın şiire dair getirilerinden bahseden yıllıkta, ilk olarak karşımıza o sene vefat eden şairlere yönelik bir kısım çıkıyor. Genç şairler ise yayım sırasına göre sona alınmış.  İlk olarak bizi “belki hala işaret parmağınızda / penceremden çaldığınız o buğu / bunu kiradan düşerim madam” dizelerine ev sahipliği eden Pencere ve Su şiiriyle Derya Çolpan, Üsküdar şiirinden “üsküdar asyadır çine kadar” dizesiyle Ömer Erdem, Hırka Küs şiiriyle Metin Kaygalak, o sene “Tanrı Görmesin Harflerimi” kitabı neşrolunan ve “Çocukluk bir uykudur. Uzun sürer. / Ve dokunmak için bir arzu / Bir arzu sürükler bizi ölüme.” Dizeleri yer alan Tören Giysileri isimli şiiriyle Bejan Matur, “Yasını mı tutayım hayır yarasından mı alnından mı öpeyim hayır / kokmasın çürümesin iğrenilmesin diye mezarını mı kazayım hayır / ama kışkırtılmış her hayırın bir evet olduğunu nasıl anlatayım / hayır hayır hayır hayır” dizeleriyle sonlanan Üçkağıtçı Şaman şiiriyle Mehmet Can Doğan ve Çalıkuşu’nun Z Raporu şiiriyle Didem Madak karşılıyor. Genç olarak ele alamayacağım ama yıllıklar güncelleştikçe genç ve genç-sonrası şair popülasyonunun ne denli arttığını gösterdikleri için bahsetmek istediğim bu şairlerin ardından, bu yazı özelinde belirlediğim kriter üzere genç şairlerle karşılaşmaya başlıyoruz.

İlk şairimiz Şener Özmen. Düşün dergisinin Mart – Nisan sayısında yayımlanmış Şimdiden Kurulamalısın Rengini şiiri ile yer alıyor yıllıkta. Kendisi şairliğin haricinde yazar, güncel sanatçı ve resim öğretmeni. Yıllıktaki şiiri Çukurova Üniversitesi’ndeki eğitimini tamamladıktan iki sene sonra yayımlanmış. Yurt içindeki ve yurt dışındaki pek çok sergide işleri yer almış. Uluslararası PEN Yazarlar Örgütü üyesi. Üçü şiir olmak üzere sekiz kitabı var.

Özmen’in ardından, o sene Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü’nü başka bir şairle paylaşan Zafer Ekin Karabay ile karşılaşıyoruz. Hukuk Fakültesi’ni aynı sene bitiren şair Yara Bandı isimli şiiriyle yer alıyor yıllıkta. Yaşar Nabi Nayır Ödülü’nü kazandıktan bir sene sonra ise Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü kapsamında Jüri Özel Ödülü’ne layık görülmüş. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde araştırma görevlisi olarak çalışırken, son şiiri Varlık dergisinin 2002 yılı Ekim sayısında yayımlandıktan bir ay sonra ve yüksek lisans programından mezun olduktan iki gün sonra kendi hayatına son vermiş. Bu isteğinden üç ay sonra Şubatta Saklambaç adlı şiir kitabı Mayıs Yayınları’ndan neşredilmiş. Kendisi hakkında bu yazı için araştırma yaparken karşıma -iyi bir şair olması dışında- sıklıkla tek bir şey çıktı. Güzel dostlara sahip olan Karabay, daima güzel bir dost oluşuyla anılmış. Yıllar geçse de bu asla değişmemiş. Saygıyla anıyorum, iyi ki var olmuş.

Sırada karşımıza, Arkadaş Z. Özger Ödülü’nün o seneki sahibi Kuvvet Yurdakul çıkıyor. İlk şiiri 1994 yılında Karşı dergisinde yayımlanan Yurdakul yıllıkta KAMBUR BAHTİYAR 3 isimli şiiriyle yer alıyor. Mayıs Yayınları’ndan çıkan Ben Eskiden Çocuktum adlı şiir kitabı haricinde bir kitabı bulunmayan Yurdakul’un, hayatının kalanına tiyatrocu olarak devam ettiği görülüyor. Şaire dair ulaşılabilen en güncel bilgi 2015 yılında Parkta Güzel Bir Gün ismindeki tiyatro oyununda yönetmenlik yaptığından ibaret.

Ardından tanıdık bir isim karşılıyor bizi. Yıllığın son sayfalarına yaklaşırken Zor Sokak isimli şiiriyle Nilay Özer’le tesadüf ediyoruz. Özer’in günümüzde rastladığımız şiiri ile arasındaki fark çok büyük bu şiirin. Haliyle bir şairin yıllar geçende nasıl evrildiğini görmemize epey yardımcı oluyor. Biraz Özer’den bahsetmek gerekirse kendisinin yıllıkta yer aldığı sene Hera Yayınları’ndan neşredilmiş ilk kitabı Zamana Dağılan Nar dahil olmak üzere sekiz kitabı bulunuyor. Kendisi halen aktif ve güzel işlere imza atan bir şair olduğu için bu kadarını yeterli görüyorum.

Sıradaki şairimiz 1997 yılında henüz 19 yaşındayken Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’nü alan, kitabı Mayıs Yayınları’ndan 1998 yılında yayımlandığında ise 1999 yılında aynı dosyası ile Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nü alan Zeynep Köylü. Yıllıkta Zan isimli çok güzel bir şiiri ile yer alıyor. İkinci kitabı İlk Ağacı Öperek ise 2007 yılında Everest Yayınları’ndan çıkmış. İlerleyen yıllarda şiirlerinden bazıları İngilizce, Hollandaca, Litvanyaca, Bulgarca ve Moğolca’ya çevrilmiş. Son kitabı Yırtılış ise 2017 yılında neşredilmiş. Dünya şiiriyle de epey içli dışlı.

Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü’nü sevgili Zafer Ekin Karabay ile paylaştığından bahsettiğim şair var sırada, Can Bahadır Yüce. Yıllıkta, genel olarak şiirinde gördüğümüz temaya da ev sahipliği eden, Denizde Ölmek şiiriyle yer alıyor. 1981 doğumlu. 2000 yılında Yaslı Mızıka isimli bir kitabı yayımlanmış. Bu kitabını 3 kitap daha takip etmiş. Türkiye’deki karmaşık-politik gelişmelerden etkilenen sanatçılardan. Güncel olarak yayınlanan şiirine rastlanmasa da  gündeme dair yazılarıyla çeşitli platformlarda hala yer alıyor.

Yıllığın kendi kronolojik sırasının dışında yer alan, daha gençlerin ardında karşımıza çıkan, yıllıkta da Tuz isimli şiiriyle yer alan Şeref Bilsel var sırada. 2000 yılına dek Dar Zaman Rivayetleri isminde bir şiir kitabı ve Bıldır isminde bir alternatif şiir yıllığı kitabı yayımlanmış. Günümüzde bu iki kitabı şiir ve derlemelerden oluşan tam 17 kitap izlemiş. 18. Altın Portakal Şiir Ödülü dahil pek çok ödülün sahibi. Zaten kendisini de halen Varlık Dergisi’ndeki “Yeni Şiirler Arasında” bölümünde görmek mümkün.

Son olarak, yine ilk kitabı “Kararan” yıllıktan henüz önce yayımlanmış olan enderemiroğlu bulunuyor. Doğum ismi Ender Emiroğlu. Yıllıkta “akide bir geceye” şiiriyle yer alıyor. Şiirlerini enderemiroğlu ismiyle yayımlıyor. Sonuncusu 2008 yılında neşredilmiş olmak üzere 3 şiir kitabı var. Güncel olarak da aktif yayınlarda sıklıkla kendisine rastlanabiliyor.

Bir sonraki yıllığa geçerken, bu yıllığa ait şiir örneğini Zafer Ekin Karabay’dan seçiyor ve kendisine rahmet diliyorum.

Yara Bandı

gün gizini sürdü sessizliğe, konuğunu

bütün gece bekleyen sokak ışıklarına,

kaldırımlara. ben sesini duydum yüzünde

ağlayan kedinin, acısını anladım ve annemi

anımsadım, bacağını saklayan basma eteği

görünce yara bandı satan kızın.

 

sarıydı teni ve kirliydi elleri. bir gecenin

kondusu yürümüştü gözlerindeki kısa

patikada çocukluğunu oyuncak bir trenden

çıkarıp taşını sulamıştı kaldırımların

ve anlamıştı insanlığın yarası olan

varlığıyla en çok yarasını sarmayı

gereksindiğini insanların.

 

“yara bandı alın” mı diyordu yoksa

“beni sarın” mı? anlayamadım.

2002 Şiir Yıllığı sıradaki yıllığımız. Veysel Çolak tarafından hazırlanmış ve E Aylık Kültür & Edebiyat Dergisi tarafından basılmış. Direkt olarak ait olduğu bir yayınevi yok yanılmıyorsam. Muhtemelen de dergi ile birlikte hediye edilmiştir. Veysel Çolak’ın kaleme aldığı bir sunu ile başlıyor ve yayıncılık hakkında makale bütünlüğündeki üç metinle devam ediyor. O yıl yayımlanmış şiir kitaplarına, antolojilere ve eleştiri kitaplarına özenle yer verilmiş sonraki bölümlerde. Son olarak ödüller ve sahiplerine yer verildikten sonra şiirlere giriş yapılıyor. Bu yıllığın dikkat çeken özelliklerinden birisi, direkt olarak gençlerden başlanmış olması. Fakat gençler hala yıllığın yaklaşık %10’unu oluşturuyor. Bu fırsatla çeşitli istisnalar haricinde bu yazı özelindeki “genç” kriterimin 30 yaş ve altı olduğunu da belirtmek isterim.

Bu bağlamda yıllıktaki ilk genç şairimiz C. Hakkı Zariç. S>f>r>n Güneyi isimli şiiriyle yer alıyor yıllıkta. Bu ismin şiirin başlığı olup olmadığından pek emin değilim fakat güzel bir şiir. İlk ismi Cengiz. Hareketli bir hayatı olmuş. Muhtemelen yıllığın hazırlıklarına başlandığı sıralarda uzun süren cezaevi hayatı sonlanmış. Yine o dönemlerde dostlarıyla “Ağır Ol Bay Düzyazı” isimli dergiyi çıkarmaya başlamış. Dördü şiir olmak üzere yedi adet kitabı var. Güncel olarak ise Evrensel Gazetesi başta olmak üzere çeşitli yayınlarda yazılar yazıyor.

Zariç’in bir gerisinde Yanılma Payı isimli şiiriyle Özlem Tezcan Dertsiz yer alıyor yıllıkta. 2000 yılında Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü'nü kazanmış, dördü şiir olmak üzere yedi kitabı var. 2014 itibarıyla çocuklar için işler yapmaya yönelmiş. Hakkında ulaştığım en güncel bilgi 2021 yılında bir ortaokulda tertip ettiği imza gününe ait.

Sıradaki şiir ise Kıyam isminde. Altıkırkbeş Yayınlarından tanıyacağımız Alper Çeker’den. İlk kitabı 1995 yılında neşredilmiş. Yayıncı olduğundan kaynaklı olsa gerek, derlemeden hikâyeye, denemeden şiire, çeviriden incelemeye 24 kitabı bulunuyor. İzdiham’da uzun süre yazmış. Kaşgar dergisinin kurucu ekibinde yer almış. Güzel bir edebiyat koleksiyonuna sahip. Güncel olarak yazılarını görmek mümkün.

Ardından “Eleni Karaindrou İçin Tek Seferlik Ölüm Müziği” gibi güzel bir isim ve yine ismi kadar güzel bir şiir ile Derya Önder yer alıyor. Şiir, Kül Dergisi’nde yayımlanmış. Önceki şiirlerde pek rastlamadığımız bir dergi ismi olduğu için haricen belirtmek istedim. Önder’in ilk şiiri 2000 yılında yayımlanmış. İlk kitabı Ceza Defteri ise 2002 yılında okurlar ile buluşmuş. 2008’de yayınlanan ikinci şiir kitabı Akasya Telaşı’nın ardından gelen 7 senelik boşluk sonuncusu 2019’da olmak üzere dört senede altı kitap ile sona ermiş. Fakat bu 4 senelik süreçteki kitapların hiçbiri şiir türünde değil. Son zamanlarda yoğun bir şekilde çeviri faaliyetleri ile uğraşmış. Güncel olarak hala yazmaya devam etmekte. Bu yazıların pek çoğu  www.deryaonder.com adresli blogunda yer alıyor. Çok güzel şiirler de var adreste.

Sırada ise Öströjen şiiri ile Emel Güz bulunuyor. "Zührenin Boyama Kitabı" adlı şiir dosyasıyla 1999 yılında Arkadaş Z. Özger Şiir Jüri Özel Ödülü kazanmış. İlk kitabı Ciddi Hayal ise 2000 yılında Mayıs Yayınları tarafından yayımlanmış. Üçü şiir olmak üzere toplamda beş kitabı var. Güncel olarak pek rastlanan bir şair değil. Fakat Sincan İstasyonu’ndan denk gelmek mümkün.

Ardından bizi karşılayan genç şair “Hayat Bilgisi” isimli şiiriyle Sinan Oruçoğlu. İlki 2005’te ikincisi 2018’de neşredilmiş olmak üzere iki kitabı var. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni. Şiiri yıllıkta yayınlandığı sırada yüksek lisans ile meşgulmüş. 2001'de Yaşar Nabi Nayır Gençlik Şiir Ödülü'ne ve 2005'te Arkadaş Z. Özger Şiir Ödülü’ne değer görülmüş. Son zamanlarda yayımlanmış bir şiirine rastlamadım. Ekim 2021’de Instagram hesabı çalınmış.

“Örümcek” isimli şiiriyle Bilal Kolbüken yer alıyor sırada. Kendi yayını olan Kül Dergisi’nde neşredilmiş bir şiir. Yanılmıyorsam bu şiir yayımlandığı sırada hala Hukuk Fakültesi öğrencisiymiş.  Yeni çıkan yayınlara, güncel işlere epey ilgili fakat kendisi halen yazıyor mu bilmiyorum.

Ve tekrardan, bir önceki yıllıkta bahsettiğimiz, şiirine de yer verdiğimiz Zafer Ekin Karabay var. Bu yazıyı tahayyül ederken belirlediğim birkaç kuralın dışına çıkarak tekrardan bahsediyorum Karabay’dan kısaca. Haydar Ergülen’e ve dedesine ithaf ettiği “Üzüntü” şiiriyle yer alıyor bu yıllıkta. Çok güzel bir şiir. Ve yine bir önceki şiir gibi Kül Dergisi’nde yayımlanmış.

Karabay’ın ardından ise “Gömleksiz” isimli şiiri ile Serap Erdoğan karşılıyor bizi. Çoğunlukla radyoculuk yapmış. Edebiyatçılar Derneği üyesi. 1998 yılında Arkadaş Z.Özger Şiir Ödülü ve Sağlık Emekçileri Sendikası Şiir Ödülü sahibi olmuş. Biri hikâye, geri kalanı ise şiir olmak üzere beş kitabı bulunuyor. Son iki kitabı 2013 yılında neşredilmiş. Aslan burcu.

Sonrasında ise “çinko yahut ağzımda toz” isimli şiiriyle Uğur Aktaş yer alıyor. Uzun süre çeşitli yayınevlerinde editörlük yapmış. Epey üretken bir isim, çeşitli türlerde 14 kitabı bulunuyor. Bunlardan yalnızca üçü şiir kitabı. Bunlar da sırayla Avesta, Yitik Ülke ve 160. Kilometre Yayınları’ndan neşredilmiş. Bu yıl çeşitli dijital yayınlarda baş göstermiş. Halen aktif, piyasa-dışı, güzel şiirleri mevcut.

Güzel bir tesadüf ile sırada “Görme Denemeleri” isimli şiiriyle Kadir Aydemir bulunuyor. 1997 yılında Başka şiir dergisini, 2000 yılında Yitik Ülke şiir-edebiyat dergisini kurmuş. Şiirleri pek çok dile çevrilmiş. 2006 yılında az önce bahsi geçen Yitik Ülke yayınlarını kurmuş. Burada editörlük yapmış. Sanırım halen editörlüğe devam ediyor. Yayımlanmış 17 kitabı ve www.kadiraydemir.com adresli bir blogu var. En son yazı 2020 yılının ortasında girilmiş. Epey aktif, edebiyat uğruna epey mesai harcayan bir kimse.

Ardında ise Çoktan Bir Aşk Şiiri isimli şiiri ile Onur Caymaz yer alıyor. O döneme göre muadillerinin altında bir şiir. Günümüzün bilinen isimlerinden birisi. Twitter’da mavi tikli bir hesabı var. Bilgi işlem uzmanı. Uluslarası pek çok festivale katılmış. Şiirleri de yine pek çok yabancı dile çevrilmiş. Pek çok ödülü ve 16 kitabı var. Güncel edebiyat-dışı yayınları ve sosyal medyayı takip edenlerin sıkça rastlayabileceği biri.

Caymaz’ın sonrasında ise yine bildiğimiz fakat edebiyatla daha bağdaşık bir isim bulunuyor, Gonca Özmen. Özmen yıllıkta Bulantı isimli şiiri ile yer alıyor. Bu şiiri 2002 yılının Mart ayında Dize Dergisi’nde yayımlanmış. Tefenni doğumlu. Bu ilçe ismini ilk duyduğumdan beri hoşuma gidiyor. Burdur’a bağlı bir ilçe. Şiiri yıllıkta yer aldığı sıralarda Gonca Özmen ise halen bir üniversite öğrencisi. İlk şiirini yayınladığı 1997 yılında bir ödülde de dikkate değer görülmüş. Bunu 1999 ve 2000 yılındaki birer ödül takip etmiş. 2003 yılında aldığı bir ödül daha ve üç şiir kitabı var. Güncel dergilerde görebildiğimiz bir isim. Birkaç ay önce Instagram hesabı hacklendi fakat şu an her şey tatlıya bağlandı.

Ve son olarak Kanara şiiriyle Ertan Yılmaz bulunuyor. Şiirinin yer aldığı 2002 senesinde henüz 16 yaşında. Kanara isimli bu şiir ise Türkçe yazılmış şiirler tarihindeki en iyi 16 yaş şiirlerinden biri olabilir. Şiir, Kül Dergisi’nin Ağustos sayısında yer almış. 2004 tarihli iki ödülün sahibi. “3 kitabı bulunuyor” diye bir bilgi yer alsa da -yanılmıyorsam dördüncü- yeni bir kitabı birkaç sene önce yayımlanmış. Vikipedi’de bir sayfaya sahip olan nadir şairlerden. Fakat burada hakkında yazılan bilgiler 2006 tarihli ve en son 2013’de ufak tefek düzenlemelerden geçmesine rağmen güncel değil. Twitter hesabını da pek sık kullanmasa da son zamanlara ait paylaşımlar mevcut.

Yazıyı ve Veysel Çolak tarafından hazırlanmış 2002 Yıllığı bölümünü sonlandırırken genç yaşına rağmen muazzam bir şiiriyle yer alan Ertan Yılmaz’ın şiirine yer vereceğim. Fakat şiirden önce kapanış için birkaç söz söylemek istiyorum. Şiir yazmama hakkı herkesin sahip olduğu bir hak. Fakat belli dönemlerde sık sık kitap yayımlamış, ödüller almış, güzel başarılara imza atmış kişilerin bu hakkı kullanmaları hiç tasvip etmediğim bir durum. Yalnızca muayyen bir zaman aralığında aktif olup sonradan pasifleşen şairlerin yalancı olduklarını ve vaktimizi çaldıklarını düşünüyorum. O yüzden inatlarından vazgeçmeyip günümüzde hala bizi meşgul eden şairlere teşekkür ediyorum. Diğerleri ise umarım bu yazıyı okuduktan sonra şevklerini geri kazanırlar.

Kanara

sevişmeyi unutacaklar, terleye terleye

bir çiçeğin pasıdır insan. Yüzünde

gür ormanların biçilişi ve sineğinden

öğrendi barutun söndürerek yandığını.

 

bir kuş öksürürken kan kusabilirdi

düşçe edilmiş haram yeri. Zarı yontulan

kemik değil, kemiği yontulan zar

su çıplaktı göz yaşlandırılalı beri.

 

sokakta çıkmaz bir düş. Kır

çiçekli evcil arıdan sütümüz

pas bıçağın yarası oldu gire gire koynumuza

kilidin içinde miydi çilingir sofra?

R.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Resimler
E-Bülten

Bültenimize abone olun ve en yeni güncellemelerimizi doğrudan gelen kutunuza alın.

Yorum Bırakın