ANTİDOKS FRAGMANLAR 6 / Bora Ercan

  • Paylaş:
post-title

Bora Ercan

ANTİDOKS FRAGMANLAR 6 

6.1

Varlığın doğası eksilmektir. Silik imge: orantısız simbiyosis. Sesli harflerin icadıyla bozulan simge. İkona renginde bir gündüşünde amelsiz ve emelsiz tekâmül. Teolojik olan erotiktir, biraz da narsistik. İnsan kendine taammüden temayül: tahammülsüz teamül. Dilin mülkü yok: her şeye malik. Anda odak: sabitlenemeyen.

İçe perspektif. Şaşılar hiç şaşırmazlar ve bütün aynalar tedirgindir ama edilgin değil. Tuvalsiz şövale önünde derisini bırakmış bir yılan. Zırhlı atıyla çıplak bir şövalye. Babasının nefesiydi: Dem-i İsa! Kutsalın tecellisinden başka neydi ecel çünkü ne ezelidir beden ne de ebedi. Samadhi: Tersine şizofreni.

Hangi Tanrının unutulmuş rüyasıyız? An belki eskidendi, şimdi ansızız. Tin yok olalı beri. Beden çok parçalı. Us çatlatan tinnitus. Kemirgen dişleri düşüncenin. İki kulak arasında gergin tel: notasız ses, noktasız cümle. Rebet: rotasız isyan, bozuk ritimli. Mübadelenin bedeli: karadır karantinalar.

6.2

Kara sıcaklar örtündüm. Katran ağırlıklar. Kısır denklemlere çalıştım tüm gece: Asimetrik hiperboller çizdim. Orfik hacılar tavaf etsin: amorf putlar çattım. Sunaktaki ateşe kurban verdim en değerli anılarımı. Sesimle aramdan geçiyordu ölen arkadaşlarımın adları. Unuttuklarımı bir daha unutmaya çalıştım.

Musa’nın beyaz eli: Eli! Ali’nin kardeşi. Hayali din gerçek inanç. Aklın ağır zincirleri. Anka kül olacağını bilir, ateş yakacağını, fırtına yıkacağını, volkan lavının kızgınlığını. Bir insan bilmez, bilemez ne olacağını. Göç yolundan sapan kuşların ruhundan bir parça kalır hep içimde. Kanatlarımı aramaktı ömrüm.

Her şey unutulmaya yazgılıdır. Gökyüzü ve tanrılar ve mnemosyne. Kağıdın derinliğinde, anlamın basıncıyla vurgun yemiş ifadeler. Abis’te Alis’in gözleri: Boşluğun anahtarı. Belleğin kilidi. Düşünce tortularının zarf-mazruf diyalektiği: Değili de değillemekti belki mesele, terki de terk etmekti.

6.3

Hakkımızı arıyoruz ey Hakk! Tahakkuk edemiyor hukuk. Lodos vurmuş balıklar gibi kadılar. Değişken hükümler. Kararsız gelgitler. Tefekkürsüz tekfur: fikir yok zikir çok. Ne alaka bunca taalluk: bu dünya allak bulak. Etiksiz ahlak, imansız mürid, amansız şah, etkisiz mürşid. Önce devrilmeli sonra adım adım devrim.

Tanımlandığında yok olan Tanrı. Tanımlarla var olan din. Yıkık surlar: su ve saman dolu hendeklerle çevrili. Sağır sultanlar, topal atlarıyla süvariler, kör karıncalardan ordular, ölü bir ağacın bitmeyen rüyası, kırmızının uzun tarihi. Sessiz harfler kılıcın keskin ucu: kelam kalemden daha çok acıtırdı ki geleceğin icadı bundandır.

En son taaşşuk: Talat ile Fitnat. Sonrası hep tek taraflı aşk. Şimdiler o da yok. Meşkini bulamadı maşuk. Kurmaca her şey, bu dilde roman başladığı an bitti. Dön dur dön: ruh bulantısı, dolap beygirlerinin bunaltısı. Spartaküs soluk soluğa. Değirmenler yorulsa da Don Kişotlar tükense de geçmiş yeniden keşfedilir her sarsıntısında yerin.

 

 

Resimler
E-Bülten

Bültenimize abone olun ve en yeni güncellemelerimizi doğrudan gelen kutunuza alın.

Yorum Bırakın